Kararsız Bir Gece...
Koşma
dedim. Dur, dinlen biraz daha geçilecek yol var adım atmak istemediğin benim yollarım;
benim tercih edip senin yardım ettiğin. Ben burada tercih eden bencil, sen ise
yardım eden insancıl duygular yani ikimiz birleşince bir işe yaraya biliyoruz.
Ama ne kadar birleşse de içlerinde ayrık yaşayanlar var onlar geceleri
gözlerini açıyorlar. Sabahları sevmiyorlar çünkü güneş onlara adil davranmıyor;
güneşin adil davrandığı tek şey kolektif bitkiler topluluğu. Neyse ki biz
büyümek istemiyoruz bitkiler gibi, kim ister ki sorumluluğu bu halde bile zor
başa çıkılan insancıl duyguların daha da büyüyüp kulaklarımızı istila etmesini?
Ben istemem, sen istemezsin, o istemez
kısacası birinci şahıslar. Birinci olmak zordur çünkü arkandan kimsenin
yetişmemesi için tek şahıs olunmalıdır. Ben bu gece tek şahısım mesela; emek
harcayamayan mükemmel tek şahıs. Lakin bir orospu paraya nasıl kapılıyorsa
arada insanlığa kapılan siktir edemediğim bir ön yanım var.
Ruhumun kaşarlığının tuttuğu sıralarda ön
yanım kontrolü eline almaya çalışıyor. Sonra yanımda eriyip giden mumdan
insanlara bakıyorum ve onlar eridikçe gerçek yanım( ben )ortaya çıkıp bağırıyor
: "Eriyenlerin tanrısı hiç adil davranmadı dürüst olan benim tanrım "
! Ona da hak veriyorum ara ara, taciz edilmekten hoşlanmıyor bu kişiliğini
bozan yegâne öge oluyor bir süre sonra. Bozulmayı istemiyor, kendini kaptırsa
insanlığa içinde başlayan savaş dünyaya virüs gibi yayılacak ve dengeleri
değiştirecek.
Bunun için
her kişinin yaratılışında olan bencilliği kaybetmemek benim, onun, senin ilk
tercihleri. KAYBETMEK istemiyor hiç kimse, iyilikleri yer altına gömüp zafer
ilan etmek istiyor insanlar. Zaferler bizi tatmin eden tek cinsellik ve karşı
koyamayıp ruhumuzu iyilik- bencillik diye ayırmak bizim tek çaremiz. Evet dünyanın sonu gelse bile bütün
olamayacağız kendimizle ya iyilik ya bencillik!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder