Bu Blogda Ara

7 Nisan 2015 Salı

Dünya'ya Büyük Yanlış Yaptık

   
   
   Yuvarlak bir dünyanın içinde yaşayan düz varlıklarız. Düz bakarız olaylara, düz bakarız kavgalara kısacası düz bakarız şu kocaman hayata. Belki de hak etmiyoruz içinde yaşadığımız evreni yada içinde yaşadığımız evren bizi. Daha öğrenememişiz aslında yaşamanın ne olduğunu. Sevdiğimiz kadına nasıl dokunulacağını, küçük bir çocuğun nasıl mutlu edileceğini bilememişiz hala daha, oysaki 21.yüzyılın varlıklarıyız.
  
   En boktan hesapları yapan bilgisayarları keşfetmişiz, yaşadığımız anı ölümsüz kılmayı başarmışız. İçerisinde senaryolar kurduğumuz bir kutu bile koymuşuz evimize. Ölüyü diriltemedik sadece, onu da yaptığımızda dünyanın içine sıçma işlemini tamamlayacağız. Kendimiz hariç dokunduğumuz her şeyi geliştirmişiz, değiştirmişiz işte. Kendimize dokunamamışız bunca yıldır. Cebimizdeki telefonların en derinine inmişiz ama kalbimizin derinliklerinin yakınına bile uğrayamamışız. Şu siktiğimin hayatında yerin altından ulaşımı bile bulduk ulan ama bir insan nasıl mutlu edilir, kalp nasıl kırılmaz buna bir çözüm bulamadık. Lağım kokan cesetlerin üzerinde yaptığımız deneyleri yaşayan cesetlerin üzerinde uygulayamadık. Kaybediyoruz yaşayanları, kaybediyoruz dünyayı. Koca koca binalar dikerken onların içine ufak bir parça sevgi koyamadı vinçler. Telefonlardan atılan mesajlarda sevgiden çok nefret var, hakaret var, umutsuzluk var. Biz umudumuzu yanlış yere bağladık kardeşlerim. Umut denilen şey gökyüzüne bağlanır, umut denilen şey kadınlara bağlanır. Biz umudumuzu yeni çıkacak ios uygulamalarına bağladık. Ve en büyük yanlışı yaptık yuvarlak dünyamıza, o da bizi dümdüz bir yaratığa çevirdi.

   Artık mutlu değiliz hiçbirimiz. Battığımız bataklıktan çıkamayacağımızın farkındayız. Her geçen tükürüyor bu bataklığa, her şey çabucak olsun bitsin diye. Başlayamadığımız şeyin en azından sonunu getirebilelim. İçine ettiğimiz dünyanın ortasında dinamiti ateşleyelim. Yansın koca binalar, yansın sevgisiz insanlar, yansın ios uygulamaları. Ne var ne yoksa yansın ulan.

Belki küllerimizden bir tutam sevgi kalır okyanusun ortasında.



11 Ocak 2015 Pazar

Je Suis Charlie


   Mahalle maçlarında kaleye geçtiğim zamanlarda babamla bir film izlemiştim. Maskeli bir abi vardı filmde, kıyafetleri fazlasıyla jantiydi. Bana göre tüm ablalarım onunla evlenmek isterdi. Bu abinin sözleri de çok havalıydı kendisi gibi. Kafamda kalmıştı birkaçı; “Fikirlere kurşun işlemez” diyordu maskeli adam. Suratının değil fikirlerinin onu hayatta tuttuğunu anlatmaya çalışıyordu biz man kafalılara. Ve ben büyüdüm, yaşadığım mahalle değişti; bahçeli evimizin üstüne büyük binalar yapıldı. Mahalle maçlarında kaleye geçemiyordum artık. Mahalle maçı yaptığımız sokakları arabalar kaplamıştı. Anlayacağınız yıllar geçmiş ve her şey değişmişti hatta dünya ileriye doğru gitmişti çoğu canlıya göre.

   Olayların verdiği can sıkkınlığıyla bir parkta soluklanıp sigara içmek istedim. Oturduğum bankın önünden pırıl pırıl kıyafetleriyle temiz suratlı bir beyefendi geçiyordu. Tanıyordum sanki onu filmlerden, dergilerden yahut başka bir hayattan. İçimdeki hisse engel olamayıp birader bir dakika bakar mısın dedim. Ve karşımda o temiz yüz, evet o Charlie'ydi.  Yaptığımız mahalle maçlarında beni kaleye geçiren, attığı gollerle havada karikatür çizerek tüm mahalleyi kendisine hayran bırakan eski bir dosttu. Doya doya sarıldım Charlie'ye. Eski günlerden konuştuk uzun uzun inatçı dostumla. Ve şimdiki zamana ani bir geçiş yaptık.

   Fransada bir dergide karikatür çiziyormuş eski dostum. Şaşırmadım aslında onun attığı goller bile karikatürlüktü, çizgisini bozmamış anlayacağınız. Çizdiği karikatürleri gösterdi bana. Gerçekten şaşırmıştım bu sefer. Charlie cesaretini kaybetmemişti bir çoğumuzun aksine. Hala daha susmak ona ters geliyordu. Çizdikleri ise bana bile tersti ama mizah lan bu saygı duyulur. Aferin Charlie dedim hayallerinin ve inandığın şeylerin peşinden koşmuşsun kısacası sen harbiden adam olmuşsun. Onun karikatürlerine cevap verebilmek için mail adresini istedim; onun mizahıyla onu vuracaktım. Biz insanlar böyle hallederiz aramızda işleri; fikirlere fikirlerle karşılık veririz. Dünyayı ayakta tutan şeylerden biridir bu. Akşama uçağı varmış, vedalaştık Charlie'yle. Kendi yollarımıza dağıldık.

   Boşluklarla,bokluklarla dolu bir hafta geçmişti Charlie'yi göreli. Charlie'nin bana gönderdiği dergi elimde haber bültenlerini izliyordum. Gözleri makyajdan kör olmuş bir spiker “ Paris'te kanlı saldırı” diyerek heyecan dolu bir habere giriş yaptı. Charlie yerde uzanmış yatıyordu, gözlerime inanamadım belki inanmak istemedim. Bu gezegenden olmayan yüzü maskeli üç terörist , temiz suratlı Charlie'yi tanınmaz hale getirmişti. Bir elimdeki dergiye bir Charlie'ye baktım. Burası bizim yaşadığımız,yarattığımız dünya olamazdı. Çoğu canlının dediğine göre dünya ileriye falan gitmemişti. Dünya yolunu şaşırmış ve dipsiz bir uçurumdan atlamıştı. Charlie'yle yaptığımız mahalle maçları masum bir anı olarak belleğe kaydedilmişti. Babamla izlediğimiz filmdeki maskeli adam aklıma geldi. Ne demişti ? “Fikirlere kurşun işlemez.” Elimdeki dergiyi pencereye astım, yetmedi boynuma bir iple bağlayıp sokaklarda dolaştım. Charlie son görüştüğümüz parkta oturuyordu hala ne de olsa fikirlere kurşun işlemiyordu. Elveda Charlie, elveda dünya, elveda Hebdo.