21-çılgınca
bir korkunun tutsağıyım milena. anlıyor musun korkuyorum? bu koca
satranç oyununda yerim yok benim zaten. ilgimi çekmiyor ben bütün
dikkatimi kraliçeye vermişim. gözlerim yalnız onu görüyor.
şahın yerinde olmak için bütün uğraşmalarım. bunların
gerçekten olmasını istiyorsam artık başka türlü davranmam
gerektiğini de biliyorum. bu yüzden viyana’da kalma artık demem
senden daha çok benimle ilgili hele şu an söylediklerim isteklerin
en masumu en arınmışı belki de. mutluluğun ta kendisi o..
24-bugün
senden bir mektup gelmesi çok mutlu ederdi herhalde beni. insanoğlu
elindeki hiçbir şeyin değerini bilmeyen bir kapitalist bence.
29-kısaca
şunu söylemek istiyorum milena: etrafındakilerin o ulaşılmaz
zekilikleri ile hayvanca sersemliklerine karşı senin haklı
olduğuna inanmamış olsaydım bu kadar ilgilenebilir miydim
seninle? koskoca okyanusların dibindeki bir avuç toprak o baskıya
nasıl dayanıyorsa sen de öyle dayanmalısın milena. bugüne kadar
insanlara tahammül edebileceğimi, yeryüzü ile başa
çıkabileceğimi düşünmezdim hiç. ama sen şunu öğrettin bana
dayanılmaz olan aslında yaşam değilmiş..
30-benim
durumum.. gücümü ve duygularımı böylesine harcayıp sonuçta
ölmemem!.
42-demek
sana çiçek gönderdiler ve sen de onu odana koydun üzüldüm
doğrusu buna. odandaki bir eşya olsaydım o çiçekler çıkana
kadar bir daha girmezdim o odaya. herşeyin çok uzakta olması
huzursuz ediyor beni. oysa sanki kapının tokmağına uzanacakmışım
gibi yakında hissediyorum kendimi. bu çiçekler niye bu kadar
sevindirdi seni? aynı çiçeklerin yeryüzündeki binlerce eşi de
sevindiriyor mu seni? ama bu soruların cevabı yalnız yüz yüze
verilebilir.
48-günlerim
güzel geçemiyor burada. artık tek başıma olmak da mutlu etmemeye
başladı beni. bu yüzden bizimkilerin yanına taşındım. belki de
beni mutlu eden istediğim zaman gidebileceğim iki evimin olmasıydı.
anlayabildin mi? çünkü ben anlayamıyorum da..
51--bugün
hikayeler anlatamayacağım sana kafamın içi adeta bir tren
istasyonu. bir sürü tren var bazıları kalkıp gidiyor bazıları
yeni geliyor gümrük işlemleri, pasaport işlemleri yapılıyor.
vizemi soruyorlar bu sefer her şeyim tamam olduğu için rahatlıkla gösteriyorum vizemi. onlar da çıkabilirsiniz diyorlar. “açın
artık şu kapıları! acele edin lütfen. çünkü milena bekliyor”
diyorum. onlar da özür dileyip açıyorlar kapıları ardına
dek..
-60-ama
en önemlisi, senin “hiçbir zaman olmayacak” demen. o zaman
sadece bu anı yaşayalım. dünyanın üstüne kurulduğu bu gerçek
dimdik ayakta kanlı canlı duruyor ellerimizin arasında.. bu
aldatma büyük üzüntülere karşı büyük de mutluluklar vermiyor
mu sanki benim sonsuz bağlılığımın yanında birkaç masum
aldatmanın sözü mü olur?.
72-ah
milena sanki denize düşmüş oradan oraya sürüklenip duruyoruz.
ne olursun yanlış anlama beni. ama senden uzaktayım durumum fena
sayılmaz, içime kapanık biriyim, çevremde konuşacak biri yok bu
yüzden sana içimi döküyorum. yaptığım doğru değil belki ama
kendimi tutamıyorum bir türlü. sonra yazdıklarıma bakıyorum
şaşırıyorum aklım başıma geliyor..
75-dürüst
bir insanım milena. esaretin izin verdiği kadar dürüst. bir
şeklimle herkese benzemeyen farklı bir yön var bende. huzur içinde
bir dakika bile çok görülmüştür bana. herşeyi savaşarak
kazanmak mecburiyetindeyim. sadece geleceğimi değil geçmişimi de
kendim yaratmak zorundayım. dünya sağa dönüyorsa bu ritme uymak
için benim sola dönmem gerekiyor. palto giymeye üşenirken bu koca
dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?
http://www.youtube.com/watch?v=x8D11n5gP6U
kaynak : http://www.kafkaokur.com/2012/11/franz-kafka-milena-ya-mektuplar.html